Header Ads


HALİFELİĞİ DERT EDEN ADAM SEN KURAN-I KERİM'İ OKUDUĞUNA EMİN MİSİN?

Halifelik kaldırılmasaydı değişen ne olurdu sorusunu sormak aslında Halifeliğin ne demek olduğunu bilmemekten gelir. 

Biz düşündük ama sen düşünseydin bu soruyu sormazdın.

Sözlükte “birinin yerine geçmek, bir kimseden sonra gelip onun yerini almak, birinin ardından gelmek / gitmek, yerini doldurmak, vekâlet veya temsil etmek” gibi anlamlara gelen hilâfet kelimesi, terim olarak İslâm devletlerinde Hz. Peygamber’den sonraki devlet başkanlığı kurumunu ifade eder. Halîfe de (çoğulu hulefâ, halâif) “bir kimsenin yerine geçen, onu temsil eden kimse” demektir ve devlet başkanı için kullanılır. Devlet başkanlığının bir adı da imâmettir. Devlet başkanına, Resûl-i Ekrem’in vekili olarak onun adına toplumu yönettiği için halife, önder ve lider olması sebebiyle de imam denildiği anlaşılmaktadır. Hz. Ömer devrinden itibaren “emîrü’l-mü’minîn” tabirinin halife yerine kullanıldığı ve ileri dönem kaynaklarında cemaatle kılınan namazlardaki imamlıktan ayırmak için devlet başkanlığına “imâmet-i kübrâ” (imâmet-i uzmâ) denildiği görülür. Şiî literatüründe ise imâmet terimi daha yaygın olarak kullanılmıştır. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=170539&idno2=c170253#1


Bu konuda uzman olanların hilafeti tanımlamaları bu biçimde iken konunun uzmanı olmayanların hilafeti veya halifeliği tanımlama şekli ise tamamen duygusal ve bilinçsizce bir yaklaşımdır.
Bu yorumu yapmamın nedeni ise halifeliğin Peygamberden sonra teker teker nasıl el değiştirdiğini taraflı ve tarafsız tüm yayınlardan birebir aynı şekilde çıkmalarından kaynaklıdır. Halifeliğin ilk nasıl ortaya çıktığını bilmemekle başlayan Halifelik kaldırılmasaydı sorusunun da cevabı Halifeliğin ilk nasıl başladığını bilmektir. 

Halifelik kavramı ne Kuran-ı Kerim'de ne de Peygamberin vasiyetinde olmayan ve haliyle zaman içinde çıkarlara uygun olarak şekillenen bir kurum olmuştur. Birliği sağlamak amacı ile halifeliğin gerekli olduğu inancı üzerine ilk halifelerde toplum tarafından kabul gören kişiler bu mevkiye gelmiş daha sonra ise  nüfuzu güçlü kişiler ve aileleri bu görevleri sahiplenmiştir.


Nitekim dört halife devrinden sonra Emeviler, Abbasiler, Memluklular ve son olarak da Osmanlılar halifeliği almıştır. Bu örneklerden hepsi bir savaş sonunda halifeliği kendilerine hak saymışlardır. Halifelik makamını alan devletlerin hepsi güçlü iken halifelik makamı da güçlü görünürken, bu devletler yıkılma sürecine girdiğinde halifelik kurumu özellikle Memluk devleti ile başlayıp Osmanlı hanedanlığına geçmesiyle Müslümanlar arasında sadece güçlü olduklarından dolayı saygı duyulan bir makam haline gelmiştir. Bu düşüncemin en acı ispatı ise 1. Dünya savaşında Halife olan Osmanlı padişahına karşı Arapların Osmanlıya karşı Müslüman olmayan ülkelerden destek alarak karşı çıkması ve Halifenin cihat çağrısına uymamalarıdır. Kaldı ki 1. Dünya savaşı için cihat çağrısı yapmak ayrı bir konu olarak karşımıza çıkıyor çünkü savaşı açan Osmanlı veya herhangi bir Müslüman devlet olmadığı gibi müttefik olarak yanında yer alınan ülkeler gayri müslim denilen Almanya, İtalya ve Japonya gibi ülkelerdir. Bu açıklamalardan sonra aslında halifelik kavramının da ilk çıktığı andan itibaren içi boşalmış anlamını yitirmiş bir kurum olduğu da ortaya çıkmıştır.



Düşünecek olursak zaten Kuran-Kerim'i ve Hadisleri yön tayin edici olarak alan bir topluluğun bu iki kaynakta da halifelikten bahsetmediği ve tavsiye olarak bile vermediğini biliyorsak zaten bu bilgi ile halifelik kavramının da aslında içinin neden sonra inatla doldurulmaya çalışıldığını da anlamış oluruz. Kuran-ı Kerim'de halife, halâif ve hulefâ kelimeleri kullanılarak insanın Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğu sıkça tekrarlanır. Bu yüzden de tayin edilen tek halife insanın kendisidir.

Kur’ân-ı Kerîm’de hilâfet kelimesi yer almadığı gibi halife de terim anlamıyla geçmez; ancak halife, halâif ve hulefâ kelimeleri kullanılarak insanın Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğu sıkça tekrarlanır (el-Bakara 2/30; el-En‘âm 6/165; Yûnus 10/73; en-Neml 27/62; Fâtır 35/39; Sâd 38/26). Bazı âyetlerde halifenin sözlük anlamı çerçevesinde, fakat ileride oluşacak terim anlamıyla da ilgi kurulabilecek şekilde, bir kısım kavimlerin kendilerinden öncekilerin yerine getirilip yeryüzünde söz sahibi kılındığına işaret edilir (el-A‘râf 7/69, 74; Yûnus 10/14). Bu âyetlerin anlatımından insanın hak ve adaleti gerçekleştirmek, yararlı ve iyi işler yapmak üzere ağır bir sorumluluk yüklenerek, bir bakıma Allah’ın güvenine de mazhar olarak yeryüzüne gönderildiği anlaşılmaktadır. İnsanın yeryüzünde en şerefli varlık sayılması da bununla ilgilidir. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=170539&idno2=c170253#1



TÜRKİYE CUMHURİYETİ NEDEN HİLAFETİ KALDIRDI?

Son olarak sözlükte anlamı ve tarihsel gelişimde Halifeliklerin nasıl el değiştirdiğini ve kimlerin halife olarak kabul edildiğine baktığımız da Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları çok rahat biz halifeyiz diyebilirdi. Çünkü Halifelik için bir devleti yıkıp ondan kalana sahip çıkmak yeterli görünüyor halifeliği almak için. Türkiye Cumhuriyetini kuranlar ise ilk önce halifeliği devam ettirmesi için Osmanlı soyundan gelen Halife Abdülmecid'i bu göreve seçmişken daha sonra yukarıda açıkladığım olayların bilinci ışığında bu kurumun artık Türkiye Cumhuriyetine bir fayda getirilmeyeceğine inanılarak son verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kendi dışında ki hiç bir devlete de halife olmayın ya da sürgüne gönderilen halifeyi almayın dememiştir. Arapların veya diğer Müslümanların sahip çıkması gereken son Halife ise İsviçre'de son gününe kadar yaşayıp orada ölmüştür. 

Bu bilgiler ışığında Türkiye Cumhuriyetinde halifeliğin neden kaldırıldığı sorusundan çok neden diğer Müslüman ülkeler halifeliği devam ettirmediler sorusuna cevap aranması hem bizi kendi içimizde kavgaya sokmaya çalışanların oyununu bozacaktır hemde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu ülkeyi sevmelerinin tek nedeni olan Türkiyeli olma sevdasını daha da kuvvetlendirecektir. Unutmayalım Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde sadece Müslümanlar veya Türkler yoktur. Bu gerçeği kabul edemeyenler Türkiye Cumhuriyeti olmasa Türkiye İslam Devleti'de olsa yine zarar verecektir yine başkalarına hizmet edecektir.

Bu yazılarımızda ilginizi çekebilir

Not: İslam tarihi ile ilgili bütün yönüyle araştırmaların yer aldığı bu kaynağı mutlaka takip etmelisiniz.  http://www.islamansiklopedisi.info


Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.